FÄ°RÄ°GLER VE ANADOLU’DA AHÅžAP İŞÇİLİĞİ
Anadolu konumu itibariyle her zaman ormanlarıyla da anılmıştır. Özellikle Marmara Bölgesi ve Karadeniz Bölgesi’nde yetiÅŸen aÄŸaç çeÅŸitleri itibariyle Anadolu insanı daima bunlardan yararlanmıştır. Bazen evini, bazen yakacağını, bazen ulaşım aracını bazen de yaÅŸam malzemelerini hep bu güzel ormanlardan yetiÅŸen aÄŸaçlardan yapmıştır. Zamanla ormanlar insanlara korunak olmuÅŸ, suyunu, ekmeÄŸini buralardan temin etmiÅŸtir. Bir dikili aÄŸaç bile insanların yaÅŸamına renk katmıştır. Ormanlar ayrıca insanların yaÅŸamını süslemiÅŸ, iÅŸlerini kolaylaÅŸtıracak alet-edevat ve yuva olmuÅŸtur.
Ä°ÅŸte yurdumuzun en güzel ormanlarından olan UludaÄŸ – Domaniç daÄŸ silsilesinde yetiÅŸen kayın, çam, köknar gibi çeÅŸitli aÄŸaçlar Ä°negöl’de yaÅŸayan halkın da daima ilgisini çekmiÅŸtir. Tarihte çeÅŸitli uygarlıkların yaÅŸamında yararlandığı bu ormanlardan Ä°negöl Halkı da yaklaşık yüz yıldan beri yararlanarak aÄŸaç işçiliÄŸi sanatında önemli geliÅŸmeler kaydetmiÅŸtir.
İşte bu nedenle,İnegöl halkının ağaçla teması ve edindiği tecrübeleri kitabımızın gelecek bölümlerinde kronolojik olarak anlatılmaya çalışılacaktır.
Ormanlardan elde edilen aÄŸaçların iÅŸlendiÄŸi ahÅŸap sanatının Anadolu’daki en eski ustaları yapılan araÅŸtırma ve incelemelere göre Frigler’dir. M.Ö. 1200’lü yıllardan itibaren Anadolu’da yaÅŸayan Firigler, ahÅŸap işçiliÄŸinden mükemmel örnekler bırakmışlardır. Frigya’nın baÅŸkenti Gordion coÄŸrafyasına çok yakın ve benzer olan Ä°negöl’de de ahÅŸap işçiliÄŸinin çok eski dönemlere ulaÅŸabileceÄŸi düşünülmektedir.
Kadırga Küreği İmalatı
Frigler, Lidyalılar, Persler, Büyük Ä°skender, Britanya Krallığı, Romalılar, BizanslIlar, Selçuklular ve OsmanlIlar yüzyıllardır aÄŸaç işçiliÄŸinin yaygın olduÄŸu Ä°negöl’de hüküm sürmüşlerdir. Ancak ahÅŸap işçiliÄŸine ait ilk bilgiler o devirdeki Bursa Eyaletinin vergi kayıtlarına göre, 1500’li yılların baÅŸlarına dayanmaktadır.
Bu yılda yapılan vergi sayımında Ä°negöl’de toplam 80 hane olan kürekçilerin donanmaya kadırga küreÄŸi ve muhtelif kürekler ürettikleri bilinmektedir. Daha sonraki yıllarda yapılan vergi sayımlarında kürekçilik mesleÄŸinin ÅŸehir merkezi ve özellikle köylerde artarak devam ettiÄŸi görülmektedir. Son yıllarda fırın küreÄŸi imalatına dönüşen kürekçilik mesleÄŸi ülkemizin fırın küreÄŸi ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılamaktadır. (Kaynak: Mobilya AÄŸaç Sanayi Müzesi)
Cezayirli Gazi Hasan PaÅŸa
1 Mart 1777 tarihli Osmanlı ArÅŸiv Kayıtlarına göre dönemin Kaptan-ı Deryası Cezayirli Gazi Hasan paÅŸa, Cezayir seferinde edindiÄŸi ve evcilleÅŸtirerek hiç yanından ayırmadığı aslanıyla birlikte Ä°negöl’e gelerek ormanlarda keÅŸif gezisinde bulunmuÅŸ, İstanbul tersanesinde imal edilecek kalyonlar için hangi bölgelerden aÄŸaç kesileceÄŸi, hazırlanan kerestelerin hangi yollardan Ä°stanbul’a ulaÅŸtırılacağını içeren raporu dönemin padiÅŸahı I.AbdÃœlhamit’e sunmuÅŸtur. (Kaynak: Mobilya AÄŸaç Sanayi Müzesi)
Tersanelere Kereste Nakli
Ä°negöllüler Osmanlı donanmasına kadırga, kalyon ve firkateyn inÅŸa edilen Ä°stanbul ve Gemlik tersanelerine kereste temin etmektedirler. Ä°negöl ormanlarından kesilen keresteler önce Gemlik Tersanesi’ne veya Mudanya’ya, oradan da Ä°stanbul Tersanesi’ne ulaÅŸtırılmaktaydı.
Ä°negöl’ün önemli ahÅŸap ve kereste merkezi olması, özellikle bıçkı ustalarının çok miktarda olması, zaman zaman Gemlik tersane emir eminlerinin İnegöllüler arasından seçilmesinin sebebi olmuÅŸtur. Bunlardan biri de Ä°negöl’lü Numan paÅŸadır. (Kaynak: Mobilya AÄŸaç Sanayisi Müzesi)
İnegöllü Numan Paşa
Sultan I.Abdülhamid ve Sultan III.Selim dönemlerinde Bursa, Ä°negöl, Gemlik, Pazarköyü (Orhangazi) bölgelerinde ünlü ve Ä°stanbul’da Devlet katında namlı,iyi bilinen bir hemÅŸerimiz vardır;Ä°negöllü Numan Bey.Bir ara kendisine mirmiranlık rütbesi verilerek, namı ve ÅŸanı yüceltilmiÅŸ ve Ä°negöllü Numan PaÅŸa olaraktarihe geçmiÅŸtir.Ä°negöllü Numan Bey’in asıl şöhreti ise, devlet namına GemlikTersanesi’nde inÅŸa ettirdiÄŸi kalyon, firkateyn, korvet gibi gemiler dolayısıyla Osmanlı Donanmasına geçen hizmetleri olan kiÅŸizade, zengin bir insan olduÄŸundan, Osmanlı savaÅŸları için, kapı halkı dışında, beÅŸ yüz nefer askerle katılması maddi durumun yüksekliÄŸine delildir.Tersane-i amire ile baÄŸlantılı olarak, inÅŸa ettirdiÄŸi gemilerin masraf defterleri günümüze ulaÅŸmıştır. Resmi görev yeri olarak, Gemlik Tersanesi’nde gemi bina eminlerine mahsus konakta oturmuÅŸtur
Kalyon Yapımı
Babası da OsmanlI’da önemli görevler almış olan Numan PaÅŸa bir çok önemli görevden sonra Gemlik tersane Emin’i olduktan sonra, İnegöl’den götürdüğü kereste ve ahÅŸap ustalarıyla 1791 yılında kalyon, 1794 yılında ise firkateyn inÅŸa ettirmiÅŸtir.
Ä°negöl’de aÄŸaç işçiliÄŸinin çok eski tarihlere dayandığını görmekteyiz. Kitabımızın bu bölümünden itibaren 1900’lerden sonra Ä°negöl’de aÄŸaç işçiliÄŸinin geliÅŸimi, çeÅŸitliliÄŸi detaylarıyla anlatılacaktır.
Ä°negöl ormanlarından seçilen aÄŸaçlardan üretilen kerestelerin Gemlik ve Ä°stanbul tersanelerine sevk edildiÄŸi bilinmektedir. Bu kerestelerden imal edilen bir kalyonun küçültülmüş örneÄŸinin İnegöl Kent Müze’sinde görebilirsiniz. (Kaynak: Mobilya AÄŸaç Sanayi Müzesi)
Obutçu
At ve öküz arabalarının tekerleklerinin dışındaki koruyucu metalin üzerine tutturulduğu ağaçtan yapılan çember kısmıdır. Obutlar ya tek parça ağacın bükülerek çember haline getirilmesi ile ya da yapımı daha kolay olan dört-altı parçanın birbirine eklenmesi ile tekerlek imal edilmektedir.
“Ä°negöl’de gürgen aÄŸacından en kaliteli obut yapan kiÅŸi GazipaÅŸa Okulu’nun karşısında imalathanesi bulunan Demircizade Ömer Bey’dir. Obutun en iyisini o yapardı. Biz devamlı ondan obut alırdık.”
“1946-1947’de Ä°negöl’de üç obuthane vardır.”
“1967 tarihinde ise bir obuthane vardır.”
“1967 yılında Obutçular DerneÄŸi vardır.”
Ä°negöl’de obut yapan en fazla 10 kiÅŸi vardır. Lâkin bu iÅŸi en çok Demircizade Ömer Efendi yapardı. İşyeri sanki obut üretim fabrikası gibiydi. En kaliteli aÄŸacı kullanırdı.
“1951 yılında iki tane MAN kamyon aldı. Obutlarını kamyona doldurup il-il dağıtım yapardı. Kendisi de orman jandarmalarına yakalanmamak için önden giderdi.”
At Arabacılığı
Geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet dönemlerinde Bursa ve Ä°negöl’de ahÅŸapla demirin birleÅŸtirildiÄŸi önemli mesleklerden biridir at arabası imalatı. Özenle yapılan bu arabalar, özellikle Cumhuriyetten sonra Anadolu’da tek ve çift atlı İnegöl yaylısı olarak ünlenmiÅŸ, Ä°negöl’e özgü bir marka olmuÅŸtur.
İnegöl yaylaları, bir tek atölyede üretilmezdi. Başlık denilen tekerleklerin orta bağlantılarını ağaç tornacıları, obut denilen tekerleklerin ahşap çemberlerini obutçular, arabaların ahşap gövdelerini marangozlar üretirdi. Daha sonra demir akşamını yapan arabacılar atölyelerinde bu parçaları birleştirip İnegöl yaylısını ortaya çıkarırlardı.
Bundan sonra araba boyayanlar devreye girip arabaları bir çok motiflerle süslendikten sonra yaylılar satışa hazır hale gelirdi.
Meşhur İnegöl Yaylı Arabalarında Marangoz Eli
At arabası; demir akşamı ve ağaç akşamından oluşur. Her ikisinin uyumundan oluşan araba insanoğlunun uzun yıllar yaşamını kolaylaştıran en önemli yardımcısı olmuştur.
Bu arabalar eskiden Zahire Hali (YeniÅŸehir yolu) çevresinde bulunan sanatkarlar tarafından üretilirdi. Bu arabaların teker baÅŸlıklarını 1925 yılında Orhaniye Mahallesi’nde imalathanesi olan ilyas Usta üretirdi. (Kaynak: 1927-Bursa Vilayet Salnamesi Sy.294) Demir akÅŸamları ise yine bu çevrede yoÄŸunlaÅŸan demirci ustaları tarafından yapılırdı. Anadolu’da araba tasarım ve üretiminde öncülüğü devam ettiren Bursa ve Ä°negöl olmuÅŸtur.
Ä°negöl’de en çok yapılan araba ise, çiftçi arabası olarak da bilinen “Tatar arabası” idi. Bu arabalar yaysız, dört tekerleklidir. Ön ile arka dingili baÄŸlayan kuyruk ise arabayı ihtiyaca göre kısaltıp istendiÄŸinde ise adeta bir tır gibi uzatan çok uzun ve saÄŸlam bir direktir.
Bu tip arabalar genelde öküz veya mandalar tarafından çekilirdi. Ä°negöl’de üretilen bu arabalar önde dört veya altı atın çektiÄŸi, ilk arabanın arkasına da sekiz veya on araba baÄŸlanarak tren katarı gibi Anadolu’ya satış için gönderilirdi. DiÄŸer çeÅŸitler ise; Ä°negöl tipi arabalar, tablalı ve çarklı arabalar, fayton ve bırıçkalardı. Demir akÅŸamı dışında kalan parçalar, usta marangozlar tarafından arabaya bizzat montaj yapılırdı.
Ä°negöl tipi arabaların alt takımları en geliÅŸmiÅŸ teknikle yapılırken kasaları da Ä°negöl’e has özellikler taşırdı. Bu arabaların tekerlek parmaklarında çok geniÅŸ ve düzgün meÅŸe, arabanın alt kısmı gürgen aÄŸacı, teker baÅŸlarında dış budak veya karaaÄŸaç kullanılırdı. TekerleÄŸin çevresindeki yekpare parçaya “obut” denir. Bu bazen üç-dört parçadan (espit) da olabilir. Bunlarda da mutlaka gürgen aÄŸacı kullanılırdı. Yapılan arabalar Bursa’nın Anadolu’ya açılan kapısı olan Karaköy (Bilecik) istasyonuna; dört-beÅŸ araba arka arkaya tren katarı gibi baÄŸlanarak satış için gönderilirdi. Ä°negöl-KurÅŸunlu-Pazaryeri istikametini takip ederek çok zor bir yol olan Ahi Dağı’nı aÅŸtıktan sonra Karaköy Tren Ä°stasyonuna varılırdı.
Kırım Türklerinden Hüseyin AÄŸa’nın Cumhuriyet öncesi dönemden itibaren yaptığı yaylı araba makasları kullanılarak yapılan yaylı at arabaları, İnegöl demirci zanaatkarlarının özen ve dikkatle oluÅŸturduÄŸu ana omurgaya, yine Ä°negöl’ün usta marangozlarının seçimi aÄŸaç malzemeler kullanarak oluÅŸturduÄŸu aÄŸaç akÅŸamının montajı ile meydana gelen ve Ä°negöl’ün sanatkarlar tarafından seçkin motiflerle süslenen Ä°negöl yaylı arabaları Ankara, Konya, Afyon, Kayseri, Bilecik, EskiÅŸehir gibi iller yanında Halep ve Åžam’a kadar da ihraç edilirdi.
Hasan VURANER
At arabacı ustası, 03.12.1929 tarihi/inegöl doÄŸumludur. Ä°lkokul eÄŸitimi sonrası aile mesleÄŸi at araba dükkanında çalışmaya baÅŸlar. BilindiÄŸi üzere at araba imalatı İnegöl’ün geçmiÅŸinde önemli bir yere sahip olduÄŸu gibi Vuraner sözcüğü de ulusal düzeyde de aranılan bir at araba markasıdır. Hasan Vuraner bu güzide mesleÄŸin önemli ustalarından biri olduÄŸu kadar ilçemizdeki son ustası da sayılabilir. Meslek, önemini yitirmiÅŸ olmasına raÄŸmen Hasan Vuraner 2005 yılına kadar çalışır. 27.05.2013 tarihinde vefat eder. At araba imalatında kullandığı malzemeler çocukları tarafından Ä°negöl Kent Müzesine bağışlanmıştır.
(Kaynak: Turhan Åžahin,24.02.2077)
1945-1946 yıllarında Ä°negöl’de 195 araba yapımında bulunan iÅŸyeri vardır. 1967 yılında Arabacı ve Demirciler DerneÄŸi ile Tek Adlı Arabacılar DerneÄŸi adıyla iki meslek örgütü bulunur.
Bir zamanlar Tahtaköprü’de birinci kuÅŸak; EÅŸref YiÄŸit, Halil Güngör, Bekir Usta; Ä°kinci kuÅŸak Ahmet YiÄŸit, Mehmet YiÄŸit, Ahmet Bali, Mustafa Bali, Halil İbrahim Güngör, Yakup Kura, Kazım YiÄŸit, Halil Orhan, Mustafa YiÄŸit’lerin yapmış oldukları araba tekerlekleri, Ä°negöl, Domaniç, Bozüyük, Pazarcık, YeniÅŸehir, Ä°znik,TavÅŸanlı, Bilecik, Kütahya, Balıkesir, İzmit, Afyon ve Bursa çevrelerinde dönermiÅŸ. Tahtaköprü ustaları yapmış oldukları tekerlekleri en az iki yıl bekletilmiÅŸ ve arızasız aÄŸaçtan yaparlarmış. Parmaklıkları meÅŸeden, espitleri kayından, baÅŸlığı da diÅŸbudak aÄŸacından yapılırmış.
Yedi buçuk veya sekizlik ile onluk denilen iki çeşit teker imal edilirmiş. Manda arabalarına onlukteker takılırmış.
Bu özel üretilmiÅŸ tekerler iki-üç m3 tomruk çekermiÅŸ. Öyle yoÄŸun istek varmış ki, bir yıl önceden sipariÅŸler alınır, ona göre çalışma programı yapılırmış. Ä°steyenlere komple arabayı Yakup Usta ile Halil Güngör Usta yaparmış. Araba ve tekerlerin demir iÅŸleri de, Mehmet YiÄŸit Usta’nın mahir ellerinden çıkarmış. Araba ve tekerler “garantili” satılırmış. Dört teker 15-20 TL civarında satılırmış ama 1970’li yıllarda fiyatı 400-500 liraya kadar yükselmiÅŸ. Bu arabalar bir zamanlar Tahtaköprü’nün adeta simgesi olmuÅŸtur. (Kaynak: Şirin Kasaba Tahta Köprü)
İnegöl yaylasının son üreten ustalar; Hasan Vuraner, Hasan Deler, Orhan Varışlısoy, Necip Varışlısoy, Yusuf Destanlı, Bilal Destanlı, Kel Ahmet ve çocukları, Behçet Menderes, Şamlı Hasan, Şamlı HÜseyindir. (Kaynak: Mobilya Ağaç Sanayi Müzesi)
Düvencilik
Düven, harman makineleri çıkmadan önce buÄŸday, arpa, nohut, mercimek tanelerinin samandan ayrılması için kullanılırdı. Ana gövdesi çam aÄŸacından yapılan düvenlerin altına küçük çakmak taÅŸları döşenirdi. Ä°negöl’de düven üreten ustalar Anadolu’daki harman zamanlarını takip ederek ülkenin bir çok yöresine düven satmaya ve geçmiÅŸ yıllarda sattıkları düvenleri tamir etmeye giderlerdi. Yaz ayları düvencilerin harmanıydı. Gelecek sezona sipariÅŸler alınırdı.
Söğüt, kavak ve çam ağaçlarından yapılan düvenler 180 ile 200 cm arasında uzunluğa, 70-200 cm arasında genişliğe, 7 cm kalınlığa sahip olurdu. Ekini sapından ayırıp saman haline getirme işlemini de, düvenin tabanına büyük ustalıkla yerleştirilmiş olan Tavşanlı-Harmancık çakmak taşları yapardı.
En değerli ve pahalı düvenler çam ağacından yapılan düvenlerdi. Düvenlerde aksesuar dışında hiçbir şekilde metal kullanılmazdı.
Düvencilik aslında Bulgaristan göçmenlerinin Ä°negöl’e armaÄŸan ettiÄŸi bir meslektir. Bu nedenle düzen imalatçılarının tamamı Bulgaristan göçmenleridir.
Fırın Küreği / Pinet İmalatı
Ä°negöl’de bilinen en eski mesleklerden biridir. 1500’lü yıllarda kadırga küreÄŸi imalatı ile baÅŸlayan kürekçilik, OsmanlI’nın son dönemi ve Cumhuriyet döneminde fırınların yaygınlaÅŸmasıyla fırın kürekçiliÄŸine dönüşmüş ve Ä°negöl’de yaygın olarak yapılmıştır. Ãœretiminde yüksek kaliteli kayın aÄŸacı kullanılan fırın küreklerinin imalatı günümüzde de yaygın olarak yapılmakta olup, ülkemizin kürek ihtiyacının büyük bir miktarını Ä°negöl karşılamaktadır.
PiÅŸirilmeye hazır hale getirilmiÅŸ ekmek hamurunun fırına taşınması için imal edilen gözenekli ahÅŸap tekne olan pinet üretiminde de kaliteli kayın aÄŸacı kullanılmaktadır. Pinet de Ä°negöl’lü ustalar tarafından yapılmaya devam etmektedir.
Bilinen en eski kürek ustaları:
Mustafa Yalaza, Muzaffer Atilla, Şevket Korkmaz, Ali Yalaza’dır.
Ä°negöl’de Su Hızarları
Ä°negöl ormanlarındaki su bıçkılarının varlığından 1884-1885 tarihli Bursa Eyaleti resmi kayıtlarında bahsedilmeye baÅŸlanmıştır. 1896-1897 tarihinde de bu bıçkıların sayısının BO’a kadar ulaÅŸtığına dair kayıtlar bulunmaktadır. Bu bıçkılarda üretilen kereste ve tahtaların Bursa ve Ä°stanbul’a sevk edildiÄŸi de çeÅŸitli kaynaklarda belirtilir.
Fıçıcılık
AÄŸaç işçiliÄŸi oldukça geliÅŸmiÅŸ olan Ä°negöl’de fıçıcılık da önemli bir yer tutmaktaydı. Daha çok tuzlanmış zeytinin saklanması amacıyla kullanılan fıçılara genellikle Gemlik ve Mudanya’daki zeytin üreticileri raÄŸbet göstermekteydi. Zeytin fıçıcılarının yanı sıra yayık ve turÅŸu fıçısı da üretilmekteydi. Fıçılar genellikle sıvı ürünlerin saklanmasında kullanıldığı için ahÅŸabın su sızdırmayacak kadar sıkıştırılması, büyük bir ustalık istemekteydi. 1967 yılında İnegöl’de dört kiÅŸi fıçı üretirdi. (Kaynak: Ä°negöl Åžehir İmar Planı Gündüz ÖzdeÅŸ 1967)
Günümüzde Erdoğan Erkuş ve çocukları ailelerinden devraldıkları fıçıcılık mesleğini hala sürdürmektedir.
Takunya İmalatı
Takunya düz zeminlerde, taÅŸ, ıslak veya çamurlu yerlerde, genelde abdesthane, hamam ve banyolarda giyilen üstten tasmalı bir tür tahta ayakkabıdır. Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde günlük hayatta geniÅŸ ölçüde kullanılmış, günümüzde de bazı yerlerde kullanılmaya devam etmektedir. Uzun yıllar imalatı İnegöl’de devam eden takunyanın asıl malzemesi ceviz, gürgen, çınar, ÅŸimÅŸir ve dut aÄŸacıdır. MakineleÅŸme öncesi baÅŸta keser olmak üzere el aletleri ile yapılırdı.
Takunya düz zeminlerde, taÅŸ, ıslak veya çamurlu yerlerde, genelde abdesthane, hamam ve banyolarda giyilen üstten tasmalı bir tür tahta ayakkabıdır. Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde günlük hayatta geniÅŸ ölçüde kullanılmış, günümüzde de bazı yerlerde kullanılmaya devam etmektedir. Uzun yıllar imalatı İnegöl’de devam eden takunyanın asıl malzemesi ceviz, gürgen, çınar, ÅŸimÅŸir ve dut aÄŸacıdır. MakineleÅŸme öncesi baÅŸta keser olmak üzere el aletleri ile yapılırdı.
İlk Takunya Ustalarından Recep Günay
Nalıncı keserinin en önemli özelliÄŸi; sapı ile aÄŸzı arasındaki açının dar, sapının ise normal keserlere göre uzun oluÅŸudur. Kütük üzerinde takunyalara şekil verilirken keserin kopardığı yongaların hepsi dağılmadan takunyacının kucağına düşer. Bu nedenledir ki “Nalıncı keseri gibi hep kendine yontar” sözü söylenir.
Nalınların tasmalarının ince süslemeleri olanı olduğu gibi, kamyon lastiğinin keten kısmının ince dilimler halinde kesilerek yapılanı da, kösele olanı da vardır.
Ä°negöl’de çok eskiden beri yapan ustalar vardır. 1967 yılında Takunyacılar DerneÄŸi meslek örgütü Ankara Caddesi No:209 da takunyacı esnafına hizmet vermek için kurulmuÅŸtur. Takunyaya talep azalınca önce Sandalyeciler DerneÄŸi’ne geçilmiÅŸÂ daha sonrada Keresteciler DerneÄŸi’ne kayıt yaptırılmıştır. Günümüzde bu mesleÄŸi sadece Günay KardeÅŸler (Recep Günay) sürdürmektedir.
Bu mesleği yapmış olan takunyacı ustalar: Ali Gümüş (1941), Recep Günay, Hacı İbrahim Sülek, Ali Parlar, Osman Kurumuş, Gümüş Tekinler, Nihat Erdoğan, Osman Sevim dir. (Mehmet Günay)
“BabamlarTakunyacılar cemiyetini kurdular. Daha sonradan Keresteciler ile birleÅŸtiler. Keresteciler ve Takunyacılar DerneÄŸi oldu. Bu iÅŸletmelerde 3-4 kiÅŸi ancak çalışırdı. Mesela biz günde 300 çift takunya yapardık. 1966’ya kadar da takunyacılık yaptık.
Zamanın takunyacıları: Mehmet Aydın, Ä°smet DoÄŸan, Recep Günay, Osman AkakuÅŸ, Hakkı Bayram, Hacı Ä°brahim Sülek, Osman Güler dir.”
“Ä°lk takunya üreticilerinden birisi de Ä°brahim Sülek’tir. Küçük Sanayi Åžirin Sokak’ta bulunan 60 metrekarelik bir iÅŸyerinde; büyükler için 24-25-26, küçükler için 15-16-17-18-20 ebatlarında takunya üretir. Ä°lk zamanlar takunyalar üzerinde motif basılmaz. Sonraki yıllarda özel motif kalıbı yaptırarak takunyaların üstüne baskı yapar. Üretilen takunyalar daha çok, Ankara,Zonguldak, Karabük, Ä°skenderun, Konya, Sivas gibi bir çok ile satılır.
1960 yıllarda, Osman Sevim, Ä°brahim Sülek, Ä°smet DoÄŸan, Osman AkakuÅŸ, Recep Günay, Mehmet Aydın, Osman Güler gibi üretim yapan on kiÅŸi dolaylarında takunya ustası vardır. Ä°lk takunyacı ustası ise Osman Sevim’dir.
1967 yılında Ä°negöl’de Ankara caddesi no:209′ da faaliyette olan Takunyacılar DerneÄŸi vardır. (ÖzdeÅŸ, Prof Gündüz. Ä°negöl Åžehir Ä°mar Planı 1967)
Recep GÃœNAY
 1927 yılında Ä°negöl’de doÄŸdu. Daha sonra baba ve dede mesleÄŸi olan takunya üretimi çıraklığına baÅŸladı. Uzun süre bu mesleÄŸi sürdürdükten sonra sandalyeciliÄŸe geçiÅŸÂ yaptı. Bir müddet sonra bu mesleÄŸin maliyetli bir iÅŸ kolu olduÄŸuna inanarak 7 958 yılında tekrar takunya üretimine geri döndü. Bu tarihten sonra da takunya üreterek Ä°negöl ve Türkiye’nin her yerine takunya satışı yaptı.
1955 yılında kurulan Ä°negöl Takunyacılar DerneÄŸi’nin üyelerinden biri oldu. 2000 yılında 73 yaşında olmasına raÄŸmen “Takunya üretimi alanında bu iÅŸi yapan son teknoloji benim.” diyerek mesleÄŸine devam etmiÅŸtir.