Türkiye’de önceden beri coğrafi konumu itibari ile birçok ağaç işçiliği konusunda İnegöl’ün önemli bir konuma sahip olduğu bilinmekteydi. Bunlardan birisi de kahveler, parklar, bahçeler ve evler için üretilen normal sandalyelerin üretim merkezi olarak bilinmesiydi. 1933 yılında İnegöl’de su gücüyle çalışan sekiz sandalye fabrikası bulunmaktaydı. 1934 yılında İnegöl’e elektriğin gelmesiyle de dört yeni imalathane daha kurularak sayı 12’ye ulaşmıştı.

Sayıları 12’ye ulaşan işletmelerde sarı renkte üç çeşit olarak üretilen sandalyeler, İnegöl’ün meşhur çift atlı arabalarıyla Bursa’ya ve Karaköy tren istasyonuna götürülerek çeşitli illerdeki alıcılarına ulaştırılırdı. Daha önceki yıllarda da sandalye İnegöl’den alınırdı. Sandalyenin adı bile “İnegöl Sandalyesi” idi. İnegöl sandalyesinin 1930’lu yılların başından itibaren ulusal yayın yapan gazetelerde “Meşhur İnegöl Sandalyesi” diye reklamları yapılırdı.

Ülkemizin en tanınmış sandalye üretim merkezi İnegöl’deydi. Yurdun her köşesindeki ev, işyeri, park ve bahçeler İnegöl’de üretilen üç çeşit sarı renkli sandalyelerle şenlendirilirdi.

İnegöl sandalyeciliği konusunda önemli bir çığır açan olay ise; Cerrah Köyü’nde daha önce kurulmuş ve su gücüyle çalışmakta olan bir fabrikada 1934 yılı başından itibaren Thonet (Hazeran) tipi sandalye üretimine üretilmeye başlanmasıdır.

Fabrikanın sahibi Hasan Ağa, 93 harbinden (1877-1878) den sonra geriye göç ile Bulgaristan’ın Filibe-Pazarcık ilçesinden ailesiyle birlikte gelip İnegöl’e yerleşmiştir. Zaman zaman Bulgaristan’a diğer akrabalarını ziyarete gider. 1930 tarihinde, 58 yaşında iken, Cerrah sandalye imalathanesinde bir değişiklik yapılarak daha fazla üretim artışı sağlanabilir mi düşüncesiyle Bulgaristan’a bir iş gezisi yapar. 

Yaptığı araştırmalarda; Viyana işi Thonet sandalyenin Dünya’da meşhur olduğunu, Türkiye’de ise henüz böyle bir üretim yapılmadığını, en önemli üretim malzemesi kayın ağacının da İnegöl’de oldukça bol olduğunu düşünerek kararını verir.

Bulgaristan’da yapmış olduğu araştırma sonunda, Bu sandalyenin Cerrah’taki fabrikasında üretilmesi konusunda Thonet sandalye yapım ustası ile anlaşır. Thonet ustası,kullanacağı aletlerin bir kısmını ve yardımcı olarak çırağı olan oğlunu da yanına alarak, Hasan Ağa ile birlikte İnegöl’e gelirler. Ayrıca Hasan Ağa’nın, bugün Cerrah Merkez Camisi’nin alt tarafında suyla çalışan iki katlı büyük ve oldukça iyi donanımlı bir un fabrikası daha vardır. Thonet sandalye ustası ve oğlunu bu değirmenin ikinci katına yerleştirir.

Bugün, Cerrah’ta elektrik santrali olarak bilinen yerde Hasan Ağa’nın daha önce un fabrikasından sandalye fabrikasına dönüştürdüğü bir işyeri daha vardır. Burada thonet tipi bir sandalye üretebilmek için buhar kazanları ve eksik olan diğer alet ve edevatların bir kısmı Bursa’da, diğer bir kısmı da İnegöl sanatkarlarına yaptırılır. Fabrikada yapılan bu dönüşüm çalışmaları, ülkemizde de bir ilk olduğundan biraz zaman alır. 1933 yılı ortalarında deneme üretimine başlanır.1934 yılı başından itibaren de seri üretime geçilir. Üretilen bu sandalyeler, “plaka tablalı” ve “işleme tablalı” olmak üzere iki çeşittir. Sandalye tablolarında kullanılan kontrplak dışarıdan getirilir.

Daha önce yurtdışından getirilerek pazarlanan thonet tipi Viyana usulü sandalyeler, ülkemizde ilk defa Hasan Ağa’nın Cerrah’daki fabrikasında üretilir. Bu Türkiye’nin mobilya üretiminde bir ilktir. Hasan Ağa, bu thonet tipi Viyana usulü sandalyenin adını da; “Hazeran Sandalye” olarak koyar. Bu sandalye fiziki yapısı ve adıyla İnegöl’e ait olan ilk mobilya markasıdır.

Hazeran adıyla üretilen bu mobilya ürünü, kayın ağacının özel bir şekilde ısıtılarak bükülmesi, şekillendirilmesi esasına dayanarak yapılmaktaydı. İnegöl’de önceleri yapılan ağaç işçiliğine farklı bir boyut kazandırarak, o dönemin en modern ev mobilyası unvanına sahip olmuştu.

Böylece, İnegöl’de modern mobilyacılığın temelleri atılmış olur. İtalyan Usta Cerrah’da, 1935 yılı sonuna kadar usta ve çırakları ile üretmeye ve öğretime devam eder. Cerrah’dan ülkesine dönerken fabrikanın üretim sorumluluğunu da yetiştirmiş olduğu üç Türk gencine bırakır.

Şimdi de bu örnek fabrikayı ve işleyişini daha yakından tanımak İçin dört yıl bu fabrikada işçi olarak çalışan Recep Büber’in (1341-1925 Cerrah doğumlu) anlatımını sunalım:

“1937 yılında doğdum.Tutkalcı olarakilkişe başladığımda 13 yaşındaydım. Fabrika bir bölümdü. 1939 yılında ikinci bina tuğladan iki katlı olarak yapıldı. İtalyan Usta ben işe başladığımda ülkesine dönmüştü. İtalyan Usta caminin alt tarafındaki Hasan Ağa’nın un fabrikasının ikinci katında oğluyla birlikte kalırdı. Hazeran sandalyeyi ben işe başlamadan önce üretmişlerdi. İtalyan usta aletleri de Bursa’da ve İnegöl’de yaptırmıştı. Sandalyenin oturak kısmında kullanılan kontrplak dışarıdan geliyordu.

Bu fabrikada hem normal sandalye, hem de hazeran sandalye yapılırdı. İki adet suyla çalışan bıçkı vardı. Bu bıçkılardan birisini Cerrahlı Salim Usta, diğerini de Edebey’li Emin Efendi çalıştırırdı. İnegöllü Ahmet Ağa da bıçkıcıydı. Fabrikada elektrik yoktu. Sadece gündüz çalışılırdı. İstanbullu Mehmet Demirdöven (Hazeran sandalyeci) Cerrahlı Ahmet Efendi normal sandalye ustasıydı. Cerrahlı Hasan Özden Efendi ise Avrupa (hazeran) sandalye ustasıydı ve ayrıca ustabaşıydı. Bu ustaları İtalyan usta yetiştirmişti. Ayrıca; Recep Usta, Saatçi Emin Usta (Yeniceli) Cerrahlı Mustafa Ağa cilacıydı. Eyüp Şahin fabrikanın bekçisiydi.

Diğer Cerrahlı çalışanlar; Ahmet Koca, Rauf Amca, Hüseyin, Gürcülerin Ahmet Ağa, Süleyman in, Adaş Ahmet, Zeynel Çelik, Latif Özkan, Numan Ağa, İskender Hasan, Ahmet Süngü, Hasan Ağa, MustafaTopan ve nice Cerrahlılar bu fabrikada 1950 yılına kadar çalışmışlardır.

1938-1939 yıllarında her gün 25-30 kişi çalışırdı. Sonraki yıllarda çalışan sayısı normal sandalyede 40-50 kişiye, Avrupa (hazeran) sandalye bölümünde ise 20-25 kişiye çıktı. Üretilen sandalyelere tek boya kullanılırdı. Avrupa sandalyeler daha parlak olurdu. Fabrikada çalışan işçilere 0,15 TL yevmiye verilirdi. İki yıl 0,15 TL ile ikinci yılda 0,20 TL yevmiye ile Hasan Ağa’nın fabrikasında çalıştım. Ustalar 1 TL yevmiye alırdı. Hazeran sandalye bölümü ustabaşısı Cerrahlı Hasan Özden, İnegöl’de bir numara ustaydı. O yıllarda İnegöl’ün içinde normal sandalye yapan fabrikalarda vardı.

1949 yılına kadar yeni binada da çok üretim yapıldı. Fakat bu binanın alt zemin katında talaşların tutuşması ile biryangın çıktı. Ben orada çalışmıştım. Burada biri büyük diğeri küçük iki bıçkı vardı. Planya vs. aletler vardı. Yangın zar zor söndürüldü. Binayı yaktılar diye bir söylenti dolaştı günlerce. Bir müddet arkadaki eski fabrikada devam ettiler ama fazla sürmedi. 1950′ de Hasan Ağa’nın oğulları fabrikayı İnegöl’e taşıdılar.

Daha sonra, 1950′ li yıllarda burasını İnegöl Belediyesi istimlak etti. Alman mühendisler kontrolünde Cerrah Elektrik Santrali kuruldu. Önce İnegöl’e sonra da 1951 yılında Cerrah ve Yenice’ye

elektrik Verdiler.” (Recep Büber 28.03.2017)

Recep BÜBER

1341-1925 yılında Cerrah’da doğdu. İlkokulu Cerrah’da okur. O zamanlar köy okulları üç yıldır. On yaşında babası ile birlikte Hasan Ağa’nın Edebey Köyü’ndeki un değirmenine çalışmaya gider. 1937’de 13 yaşında iken de Cerrah Sandalye Fabrikası’nda tutkalcı olarak işe başlar. 1941 yılı sonunda işten ayrılır. 1944-1947 Balıkesir’de askerlik yapar. 1948 yılında da Kulaca Köyü’nden bir hanımla evlenir. Bir daha fabrikaya dönmez. Çiftçilik ile hayatını sürdürür. Bugün Cerrah’da 92 yaşında gayet sağlıklı ve huzurlu bir yaşam sürmektedir.

Hasan Ağa (Mutlu)

1872 Bulgaristan’ın Filibe-Pazarcık ilçesinde dünyaya gelir. Bulgaristan’dan 93 harbi (1877-78) sonrasında İnegöl’e iki kardeşiyle birlikte gelir. İnegöl’de kerestecilik yapar. Mehmet, Ali, Hüsnü, Şevket adında dört oğlu vardır.

Cerrah’da su ile çalışan iki, Edebey Köyü’nde de suyla çalışan bir un değirmeni alırlar. Belli bir süre değirmencilik yaparlar. Sonra Cerrah’ın üst tarafındaki değirmeni sandalye fabrikasına çevirirler. Birkaç yıl normal sandalye yaptıktan sonra, Türkiye’de ilk defa hazeran (Thonet) tipi sandalye üretimine başlarlar. Bu sandalyeyi de, 1934’ten itibaren Ankara-lstanbulgibi büyük şehirlerde tanıtırlar. Yıllar içinde İnegöl hazeran sandalyenin üretim merkezi olur. 1950 yılında İnegöl’de vefat eder.

Hazeran (Thonet) Sandalyenin Türkiye’de İlk Üretim Yeri Olan Cerrah’ı Tanıyalım

Cerrah, İnegöl ilçesi merkezine bağlı bir beldedir. Eski adı Atoğlanı köyüdür. 1487 yılında bu adla anılan köyün, 1573 yılında Cerrah olarak değiştirildiği görülür. İlçenin hemen batısında bulunan Cerrah Belde’si, İnegöl’e 3 km uzaklıktadır. Bursa Kadı Sicilleri’ndeki kayıtlarda da adına rastladığımız köy, Medine vakıfları köyü imiş. 16. yüzyıl belgelerine göre köylüler pirinç ve meyveciymiş. Saraya pirinç ve meyve üretirlermiş. 1893 yılında 1478 kişi yaşayan köy, 1908 yılına göre Yenice Bucağı’na bağlı 276 haneli 1478 nüfuslu bir köydür.

19. yüzyılda köyde tümüyle Ermenilerin yaşadığı görülür. Cumhuriyet öncesi en büyük Ermeni köydür. Birçok ipek fabrikası bulunan köy, bu tarihte çok zengin bir yerleşim yeridir. 1915 yılında ermeniler köyden sürülünce bir süre, çevre köylerden gelen göçmenler iskân edilmiştir. Kurtuluş Savaşı sonrasında ise mübadele göçmenleri olarakYunanistan sınırındaki Peştere kazasının Dorkuva köyünden gelen Pomak göçmenleri ile Arnavut, Boşnak ve 93 göçmenleri yerleştirilmiştir. Kurtuluş Savaşı sırasında köy, büyük ölçüde yandığı için Ermeni eserlerinden ne kilise, ne hamam ve ne de fabrikalardan bir eser kalmamıştır. 1924’te Cerrah’da 2500 nüfus 500 hane, yedi iplikhanesi vardır. Bu köy, Hüdavendigar Vilayeti (Bursa) nın en büyük Ermeni köyüdür. İnegöl köyleri içinde arazi miktar en az olan yerleşim biriminde, birçok ipek fabrikası bulunmaktaydı.

Bu nedenle de İnegöl’ün en zengin köyüydü. Bursa’nın ünlü ipek fabrikatörü Yusuf Ziya Akipek Dünya harbinde İnegöl Cerrah köyünde ipekçiliğe başlamış Cerrah’da kurduğu fabrika ile ipek üretimini öğrenmiş harpten sonrada işyerini Bursa’ya taşımıştır.

Buralarda yaşayanlar ipek böcekçiliğini özenle yapmaktaydı. 1908 yılında İnegöl’de, 250 ton iplik kozası üretilmişti. Bu kozalar Cerrah ve Yenice’de bulunan iplik hanelerde işlenirdi. (Kaynak: Hüdavendigar Vilayeti Salnamesi 1908).

Hezaren: Sıcak iklimlerde yetişen mobilya yapımında kullanılan uzun boylu ve dayanıklı Hint kamışı
Hezaren: Bir cins Ekalim-i Harre kamışıdır.
Harre: Ateş halkası

1930’lu yılların başında sandalye fabrikaları, İnegöl’ün içinden geçen akarsuların akışından elde edilen hareket enerjisi ile çalıştırdıkları el yapımı bıçkı, planya gibi aletler ile üretim yapmaktaydı. Üretim miktarları da o kadar fazla değildi. Üretilen sandalyeler İnegöl ve çevresine ancak yetiyordu. İşletmeler daha çok aile bireyleri ile çalışırdı. Bir taraftan da çiftçilik işleriyle uğraşılırdı. Tahıl, meyve ve sebze yanında tütün ve kozacılık çok yaygın olarak yapılırdı.

1930 yılların başında, Bursa ilinin hiç bir ilçesinde elektrik enerjisi yoktu. İnsanlar su gücüyle çalışan değirmenlerde buğdayını un haline getirir, odun ateşiyle yanan fırınlarda ekmeğini pişirirdi. 1932 yılında; İnegöl’de dört sandalye fabrikası vardır. Bunlar; Cerrah’da Hasan Ağa, bugünkü stadyum yolu üzerindeki Paşabey Çıkmazı’nda Cafer ve Abdüsselam Cumhur, Cuma Mahallesi’nde Sadıkzade fabrikası, Kemalpaşa Mahallesi’nde Halid Turfan Sokak’ta Halit Usta (Turfan)dır. Bu dört sandalye fabrisı, İnegöl’ün meşhur sarı renkli normal sandalyelerini üretirdi. Bu fabrikaların bazıları su gücüyle, bazıları da mazotla çalışan motorları kullanarak üretim yaparlardı.

Bu fabrikalarda üretilen sarı renkli normal ağaç sandalyeler çevre ilçelere, Bursa’ya ve Karaköy/Biledktren istasyonu aracılığıyla Eskişehir, Adapazarı, Ankara, Konya gibi illere gönderilirdi. 1932 yılında ulusal gazetelere “Meşhur İnegöl Sandalyeleri” ilanları verilirdi. İnegöl sandalyesi, 1930’lu yılların başından itibaren önce Bursa, daha sonra da yakın illerde çok meşhur olmuştu. Çünkü 1930 yılların başında, Uludağ ve Karabel Ormanları Kereste Şirketi işlenmiş, biçilmiş kereste üretimi yapıyordu. Bu fabrika Bursa’nın en büyük kereste üreten fabrikalarından biriydi. Burada üretilen işlenmiş kereste ,sandalye üreticilerinin üretim kapasitelerini yüksetti daha fazla istihdam ve daha çok üretim yapıldı. İşte bu sebeple İnegöl sandalyesi, 1932’ye kadar meşhur oldu.

“Üretilen sandalyenin tamamına yakını, yine İnegöl çiftatlı arabalarıyla Karaköy Bilecik tren istasyonuna taşınırdı. Bir arabaya, 150 sandalye dört sıra üst üste konurdu. Oradan da gideceği adresleri ile birlikte komisyonculara teslim edilirdi. (Röportaj Necati Özçetin-25.02.2017)

İnegöl nura kavuştu (Elektrik)

1930’Iu yılların başında İnegöl’de elektrik olmadığından işletmeler buhar gücüyle, su gücüyle çalışan makinelerle ve petrolle çalışan küçük motorlardan elde edilen elektrikli makinelerle sandalye üretimi yapılırdı. Şehir merkezinde elektrik yoktu.

Belediye başkanı Ali Reşit Eralp (1930-1934) ve Kaymakam Ekrem Yalçınkaya’ nın girişimleriyle İnegöl’e mazotla çalışan elektrik fabrikası kurulmasına karar verilir. 29.01.1933 tarihinde 154 ortaklı 16.500 TL sermayeli “Umumi Sanayi Tesis İşletme Kollektif Şirketi (USTİŞ) kurulur. Şirket, ilk olarak elektrik fabrikasının kurulması ve tesisin işletilmesi amacıyla Behçet Oğuzoğlu-Faik Sinop’un firmasıyla, yap-işlet-devret şekliyle anlaşma yapar. Firma 20 yıl süreyle elektrik üretimini yapacaktır. 30.04.1933 tarihinde Bursa Valisi Fatin Bey’in konuşmaları ve kalabalık bir heyet huzurunda temel atma töreni yapılır.

Elektrik üretiminde kullanılacak transformatör ve teferruatı, kontenjanına bakılmaksızın ülkemize getirmesine, 17.10.1933 tarihinde bir kararname ile izin verilir. Kararname bizzat Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal’in imzası ile yayınlanır. Ruston marka transformatör yurtdışından satın alınır. Elektrik fabrikasına montajı yapıldıktan sonra da, 05.06.1934 tarihinde Bursa Valisi Abidin Bey’in kurdeleyi kesmesiyle açılışı yapılmıştır. Açıldığı gün 350 abonesi vardır. Elektriğin kilovat fiyatı da 25 kuruştur. İnegöl kazası, vilayet içinde ilk defa elektriğe kavuşan bir kasabadır.

Bu açılış, İnegöl için çok önemli bir başlangıç olur. Gün, çağın en önemli keşfi olan elektrik ile tanışma günüdür. Önce resmi dairelere, santrale yakın evlere, işyerlerine, önemli büyük caddelere elektrik dağıtımı yapılır. 1934 yılında İnegöl’ün Tahtaköprü nahiyesi ve 95 köyü vardır.Tahtaköprü nahiyesine 20 köy, kaza merkezine de 75 köy bağlıdır. Şehir merkezinde 10 mahalle de 2886 hane bulunur, kaza merkezinde 13740 kişi yaşar.Toplam nüfusu ise 53.143 kişidir. 76 dükkanı ve mağazası, 26 hanı ve oteli, 53 kahvehanesi, 23 fırın ve 300 dolaylarında arabası vardır. Şehrin elektriği USTİŞ Elektrik Şirketi tarafından mazotla çalışan jeneratörden, 05.06.1934 tarihinden itibaren verilmeye başlanır.

İnegöl’de 1887 yılında açılan ve 1904 yılında da şimdiki binasına geçen Ziraat Bankası ile, 17.07.1929 tarihinde Çınarlaraltı’nda açılan Adapazarı Emniyet Bankası bulunmaktadır. Kaza merkezinde dokuz yağhane, bir kozahane (iplik fabrikası), üç böcekhane, iki sandalye imalathanesi ve iki kereste fabrikası vardır. (Kaynak 1934 Bursa ili yıllığı)

Hazeran Sandalyenin Ayağa Kalkışı 1935

05.12.1934 tarihinde seçme ve seçilme hakkında çıkarılan yeni bir kanun gereğince, 08.02.1935 tarihinde yapılan beşinci dönem milletvekili seçimlerinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne 17 kadın milletvekili seçilir. Bu kanundan yararlanarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Bursa Milletvekili olarak seçilenlerden birisi de, aslen İsaören Köylü olan Şekibe İnsel (Akkavuk) dir. Türkiye’de ilk defa yapımı Hasan Ağa tarafından gerçekleştirilen ve Hazeran adıyla İnegöl’ün ilk mobilya ulusal markası da olan bu sandalyenin tanıtımı için Şekibe İnsel hanım efendi ,1935 yılının ilk yarısında Hasan Ağa’yı hazeran sandalyenin üretim çeşitleri ile birlikte, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne davet eder. Hasan Ağa da, üretmiş olduğu beş-altı çeşit sandalyeyi özel ambalajları ile birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne götürür. Kendisini TBMM ‘de beşinci dönem Bursa Milletvekilleri ile birlikte Şekibe İnsel (Akkavuk) karşılarlar.

Bursa Milletvekillerine ve diğer il milletvekillerine bu ulusal yeni ürünün tanıtımı yapılır. Oldukça hoş karşılanır. Sandalye çeşitleri de çok beğenilir. Kısa zaman içinde Ticaret Bakanlığı’ndan satış ve ihracat için gerekli izin belgeleri alınır.

Bu gelişmenin ardından da İnegöl, “Hazeran” sandalyenin üretim merkezi olur. Basında da hazeran sandalye ile ilgili çeşitli haberler yayınlanır. 1935 yılı İnegöl sandalyecilerinin ayakları üzerine kalktığı yıl olur. 

Ayşe Şekibe İNSEL (AKKAVUK)

Kadınların ilk kez oy kullandığı T.B.M.M. 5. Dönem seçimleri 8 Şubat 1935’te yapıldı ve 17 kadın milletvekili ilk kez meclise girdi. Şekibe Insel 49 yaşında Bursa’dan Miletvekili olarak seçildi. Ara seçimlerde bu sayı 18’e ulaştı.

1886’da İstanbul’da doğdu. Ortaokul mezunuydu. Almanca biliyordu.

Seçilmeden önce çiftçilikle uğraşıyordu. İnegöl’de tarımla uğraşan Şekibe Insel, politik yaşamını ilerleyen yıllarda devam ettirmedi ve 29 Mart 1970’te 84 yaşında vefat etti.

Sandalyeciliğin Gelişimi 1935-1936

1934 yılında önemli bir işkolu haline gelen sandalyecilik, gün geçtikçe de önemini ve değerini artırır. Zamanın ünlü ustalarından Mahmut Usta (Kur) İnegöl’de en fazla sandalye üretenlerden birisidir. Bir diğer usta da Mustafa Özçetin’dir. Bu iki usta güçlerini birleştirerek 1935 yılında “Çetin Sandalye Evi” firmasını kurarlar. Bu fabrika öncelikle, daha önce üretmiş oldukları meşhur İnegöl sandalyelerini üretecek, ikinci olarak da, Cerrah’ta Hasan Ağa’nın yaklaşık bir yıldır üretmeye başladığı hazeran (Thonet) tipi sandalye de üretecektir. İlave makine ve donanım temin edildikten sonra, 1936 yılı başından itibaren İnegöl’de hazeran sandalyenin ikinci üreticisi olurlar.

“Babam Mustafa Özçetin sandalye tüccarıydı. Sandalye üreticilerinden normal sandalye alır ve Bursa-Eskişehir-Adapazarı-Ankara-Konya gibi illere gönderirdi. 1934’te İnegöl’e elektrik gelince üretimi de arttı. Mahmut Kur Usta en çok sandalye üretenlerden biriydi. Babam Mahmut Kur ile ortak olarak Çetin Sandalye Evi’ni kurdu. Lâkin sık sık elektrik kesintisi oluyordu. Çoğu zaman münavebeli (dönüşümlü) elektrik verilirdi. Bu durum üretimi ve işçi istihdamını da etkiliyordu. Bu yüzden, 1940 yılında elektrik üreten bir motor 2000 TL’ye Yenişehir’den alındı. Çift manda arabasıyla getirilerek şimdiki evimizin bahçesinde, Mahmut Kur Usta’nın yardımlarıyla kuruldu. Bu motor ateş yakılarak buhar veriyordu. 22 yıl bu motor ile çalışıldı. Hazeran sandalye ve normal sandalye yapılırdı. Fabrikada 20-25 kişi sigortalı olarak çalışırdı. Her gün 100 tane normal, 40 tane hazeran sandalye üretilirdi. Hazeran sandalye fiyatı 13-14 liraydı. 1955 yılında Mahmut Kur, kendi fabrikasını bugünkü AVM’ye yakın bir yerde kurdu. O zamanlar Cafer ve Abdüsselam Cumhur Kardeşler, Halit Tufan, Mustafa Özçetin en büyük sandalye üreticileriydi. Halit Durutan’ın fabrikası sonradan kuruldu.

Üretilen sandalyeler 1950’lere kadar çift atlı arabalarla Karaköy – Bilecik İstasyonuna, komisyonculara ulaştırılması için taşınırdı. 1950’lerden sonra kamyonlar çıktı. 1968 tarihinde ise sandalyeciliği en son biz bıraktık”

Necati Özçetin

1927 İnegöl doğumludur. Sandalyeci Mustafa Özçetin’in üç oğlundan biridir. İlkokulu Gazipaşa İlkokulu’nda okuduktan sonra İnegöl Ortaokulu birinci sınıfından ayrılır. İşyeri Ömer Ağa’nın hanında olan Mahmut Kur Usta’nın yanında, 1938 yılında çırak olarak işe başlar. Daha sora da, 1940 yılında kendi bahçelerinde kurulan fabrikada, buhar gücüyle çalışan motorun hareket verdiği sistem ile sandalye üretimine başlanır. I955’e kadar Mustafa Özçetin-Mahmut Kur ortaklığında kurulan fabrikada hem hazeran hem de normal sandalye üretiminde ustalık yapar. Sandalyeciliği Mahmut Kur Usta’dan öğrenir. 1951 yılında askerden gelir. 1968 yılının sonlarına doğru sandalyeciliği bırakır. Sandalye imalatını bırakan en son kişi olur. 01.08.1965 tarihinde kurulan Sandalyeciler Derneği’nin kurucu üyelerinden biridir.

Uluslararası İzmir Fuarı 09 Eylül 1936

1930’lu yılların başından itibaren İnegöl’de üretilen bu sandalyeler ülke çapında da beğenilir ve istenir hale gelmesiyle üreticiler yeni pazarlar aramaya başlarlar.

1936 tarihinde düzenlenen Birinci Beynelmilel İzmir Panaym’na Bursa’dan bir çokfirma yaptıkları ürünlerle katılmışlardır. Uluslararası düzeyde ilk defa yapılan bu sergiye İnegöl’den de çeşitli sandalyelerin yanında hazeran sandalye çeşitleri de götürülerek Uluslararası İzmir Fuarı’nda alıcıların beğenisine sunulmuştur.

İnegöl hazeran sandalyesi, ilk defa uluslararası bir sergide müşterilerin izlenimine sunulmuş olması dolayısıyla, İnegöl sandalyesinin hem yurt içinde hem de bu fuara katılan Mısır, Yunanistan ve Sovyetler Birliği’nden 48 yabancı kuruluş ve 32 vilayet pavyonunda 45 yerli kuruluşun fuarda sergilenmiş olduğu ürünlerini inceleyen ziyaretçilere de tanıtma fırsatı olmuştur.

Bu Fuar, İnegöl sandalyecilerine olan ilgiyi arttırır. Pazar alanı her yıl genişler. Her yıl sandalyecilerin sayısında ve bu alanda çalışanların sayısında da artışlara yol açar. Aslında bu uluslararası fuara katılım, 1950’lerde oluşacak İnegöl mobilyacılığının da alt yapısı ve ayak sesleridir denilebilir.

1939 yılında İnegöl’de; buhar gücüyle çalışan ve yıllık 7000 m3 işlenmiş kereste üreten, yine buhar gücüyle çalışan ve yılda 20.000 adet sandalye üreten, ayrıca, buhar gücüyle çalışan ve yılda 15.000 adet sandalye üreten, bir diğeri elektrikle çalışan ve her biri yılda 10.000 adet sandalye üreten iki fabrika ve su gücüyle çalışan yılda 25.000 adet sandalye üreten toplam beş sandalye fabrikası ile sekiz adet kereste İmalathanesi vardır.

1939 yılı itibariyle İnegöl’den, 9860 m3 işlenmemiş kereste, 3950 m3 işlenmiş kereste ile 200.000 adet sandalye üretilerek ihraç edilmiştir

Turgut Can Mamaş, 1940’lı yılların İnegöl’ünü şöyle anlatır:

İnegöl’ün diğer kazalara göre ekonomik durumu çok iyidir. Ticaret, ziraat, sanat işleri oldukça ileridir. Kazamızın ticaret işlerinde en mühim rol oynayan Adapazarı Emniyet Bankasıdır. Ziraat işlerinde köylüye azami faydayı temine çalışan Ziraat Bankası da vardır. Adapazarı Emniyet Bankası, 01.01.1943 tarihinde kapanmıştır. 1945-1946 yıllarında İnegöl’de 414 ticari işyeri bulunur. Bunlar; 125 bakkal, 72 manifaturacı-tuhafiyeci, 65 kahveci, 57 kunduracı-yemenici, 30 kasap, 25 aşçı-köfteci, 20 fırın, 20 tane de zahire tüccarıdır.

1942 yılına gelindiğinde İnegöl’ün toplam nüfusu 40.000, şehir merkezi ise 14.000 civarındadır. Ticaret ve Sanayi Odası’na kayıtlı 5 şirket, 5 fabrika, 19 imalathane, 1 eczane bulunmaktadır. Diğer kayıt müesseselerin 9 tanesi birinci, 15 tanesi ikinci, 46 tanesi de üçüncü sınıf olmak üzere, 70 kayıtlı esnaf ve sanayici üyesi vardır.

19 imalâthane arasında, peynir ve yoğurt imalathaneleri ile yağhaneler büyük yer tutmaktadır. İnegöl’ün kereste ticaretinde de oldukça mühim bir yeri vardır.

1945-1946 yıllarında İnegöl’de 1186 kişi ticaret, sanayi ve sanatkârlıkla geçimini sağlamaktadır. Sonuç olarak, İnegöl’de 414 ticari işyeri 465 Zanaatkarların işyeri toplam 879 adet ticaret ve sanatla uğraşan işyeri mevcuttur. Bunların dışında İnegöl Ticaret ve Sanayi Odası’na kayıtlı 307 tüccar ve sanayici vardır. (Kaynak: İktisadi Yürüyüş Dergisi, Sayfa: 73, Ankara 1943)

1946 yılında kasabada kereste şirketine ait bir kereste fabrikası ile Şakir Lakşe ve İbrahim Bosnalı ortaklarına ait bir diğer kereste fabrikası vardır. Hasan Ağa (Mutlu) ve ortaklarına ait bir un fabrikası mevcuttur. 6 tane sandalye fabrikası ve bunlardan başka müteaddit kereste imalathaneleri bulunmaktadır.

14 Mayıs 1950 tarihinde milletvekili genel seçimleri yapılır. 13 Eylül 1950 tarihinde de yerel yönetimler seçimleri olur. Belediye Başkanlığına da Nuri Doğrul üçüncü defa seçilir.(1935-1938,1939-1942,03.09.1950-1955) Daha önce Belediye Başkanı Alirıza Sakarya döneminde (1948-1950) 23.04.1948 tarihinde ihale edilmiş olan Cerrah Hidroelektrik Santrali, İnegöl Belediye Başkanı Nuri Doğrul’un yoğun çalışmaları Sonucu 17.0 1.1951 tarihinde işletmeye açılır.

İki adet 210 hp gücünde su dürbününden oluşan ve toplam 420 hp elektrik gücü üreten santral, Alman mühendisler tarafından kurulur. İnegöl sanayisine, işyerlerine ve evlere yetişmeyen elektrik enerjisi konusunda , Cerrah elektrik santralinin yapımı önemli bir rahatlama meydana getirir. Elektrik önce İnegöl’e, daha sonrada Cerrah ve Yenice’ye de verilmiştir.

Daha önceden kesintili olarak verilen elektrik, 1951 den itibaren kesintisiz verilmeye çalışılmıştır. Elektriğin kesintisiz verilmesi İnegöl’deki işyerlerinde, cadde ve evlerde sevince neden olur. Kereste üreticileri, marangozlar, sandalyeci ve mobilyacılar daha fazla ürün, daha fazla istihdam sağlarlar. Özellikle sandalyecilerin sayısında belirgin artışlar olur. Lâkin işyerlerinin çoğalması beraberinde daha çok elektirik ihtiyacını da beraberinde getirir.

Bu durumu gören zamanın Belediye Başkanı Nuri Doğrul, (13 Eylül 1950-25 Eylül 1955) İnegöl’ün acil ihtiyacı olan elektrik sorununu çözmek için 300 hp takatinde sekiz silindirli 500 devirli Bridgestone marka motorun, 29.0 1.1955 tarihinde sisteme ilave edilmesini sağlar. Bu çalışma, özellikle sanayicileri önemli oranda rahatlatır.

Nihayet 1955 yılında, sandalyecilerin sayılarında hızlı artış olur. Bir araya gelerek dernek kurmak ve bu dernek vasıtasıyla devlet ormanlarından daha fazla yararlanmak ve meslek dayanışmasını sağlamak amacıyla, sandalyeciler cemiyeti adıyla örgütlenirler.

Halit Timur, Abdüsselam Cumhur, Mahmut Kur gibi ünlü sandalye üreticileri, bu cemiyetin yönetimde yer alır. Bürosu da, bugün İnegöl Belediyesinin karşısında yapılmış olan Sani Konukoğlu Cami’inin yerinde önceden var olan iki katlı bir binanın önce alt katında, sonraları da ikinci katindadır. Kurulmuş olan bu Sandalyeciler Cemiyeti’ne sandalyeciler, keresteciler ve bıçkıcılar üye olurlar.

“1956 yılında İnegöl’de büyük bir kereste fabrikası, 28 adet motorla çalışan bıçkı atölyesi ve beş sandalye fabrikası vardı. Yıllık sandalye imalatı ise 200.000 adettir.”

“1955 yılında Sandalyeciler Cemiyeti (Sandalyeciler ve Keresteciler Derneği) Belediyenin karşısında Yıldız Kahvesi’nin yanındaki PTT’denin yanındaki odada kuruldu. Amaç; Orman İşletmesi’nden tahsisli ağaç alabilmekti.

Kurucular: Ömer Taner, Mehmet Öz (öğretmen emeklisi) Abdüsselam Cumhur, Mehmet Durutan, Mahmut Kur, Halit Timur, Ali Mutludur.

1958 yılında “Derneğimize /’Üretilen sandalyenin altına üreticinin kim olduğunu belgeleyen “klişe” yaptırılarak basılacaktır.” şeklinde bir yazı geldi. Aramızda “Klişe” nedir bilen yoktu. Emekli öğretmen olan Mehmet Öz ile araştırma yaptık. Sonrada İstanbul’a gittik. O gün kimler sandalye üretiyorsa klişelerini yaptırıp getirdik. Sonra da her üretici sandalyesinin altına bu klişeyi bastı veya yapıştırdı. “

1958 yılından itibaren dernek kurmanın faydalarından üyeler yararlanmaya başlar. Devlet ormanlarından uygun şartlarda aldıkları keresteleri kullanarak, daha sağlam daha kaliteli ve uygun maliyette sandalyeler üretilir. Örnek olması bakımından İnegöl Sandalyeciler ve Keresteciler Derneği Başkanlığının ilanını inceleyebilirsiniz.

1958 yılında şehir merkezi dışında, Bedre Köyü’nde 4 ortaklı suyla çalışan son derece yeni makinelerle kurulmuş bir sandalye fabrikası vardır. Dokumacı Süleyman Efendi, Şakir Bayrak ve kardeşleri ortaklığında kurulmuş bu fabrika, Zekeriya Zeybek’in sorumluluğunda 3-4 sene çalışmıştır. Bu fabrika kendi elektiriğini üretmiş, köy camisine de elektirik vermiştir.

Belediye Başkanı Mehmet Çıracı döneminde (1957-1959), 03.09.1959 tarihinde 730 adet çeşitli demir direk, dört adet trafo ve alçak gerilim şehir şebekesi ile sanayinin yüksek gerilim şebekesinin geçici ve kesin kabulü İnegöl Belediyesi tarafından yapılır.

Yapılan bu çalışma ile İnegöl’ün elektrik şebekesi ilave trafolarla birlikte yenilenmiştir, sık sık kopan teller, yıkılan direkler nedeniyle kesilen elektriğin önüne geçilerek evlere ve işyerlerine kesintisiz cereyan verilmeye başlanır. Sandalye imalatçıları derin bir nefes alırlar. Bu rahatlık, işyeri ve istihdam sayısını artırır. Yıllardır zor şartlarda üretim yapan sandalyeciler üretim kapasitelerini de artırmış olurlar. Her gün 45-50 kişinin çalıştığı fabrikaların sayısı da artar.

“02.12.1959 tarihinde gece saat 02:00 sularında Kemal Paşa Mahallesi Halit Tufan Sokak’ta üretim yapmakta olan ve o günün en büyük sandalye fabrikası olan Salih Tufan müessesesi tamamen yanmıştır. Fabrika bitişiğinde olan Halit Turfan’a ait iki ev de büyük oranda zarar görmüştür. Bu yangın sandalyeci meslektaşlarını, İnegöl halkını, bu işyerinde de çalışmakta olan 45-50 kişiyi derinden etkiler.

İnegöl’ün 1960’lı yıllarda en fazla ihraç ettiği sanayi ürünü sandalye-iskemledir. Bu işkolunda yüzlerce İnegöNü çalışmakta, geçimini de bu meslekten sağlamaktadır.

Halit TURFAN

1905 yılında Rize-Derepazarı İlçesi Maltepe Köyü’nde doğdu. 1921 yılında İstiklal Savaşı’nda askere alındı. Sonrasında memleketine dönmeyerek orman işçiliği yaparak ilçemizde hayatını sürdürdü. 1930’lu yıllarda İnegöl Boğazova’da su gücü ile çalışan testere (bıçkı) faaliyete soktu. Sonrasında ilçe merkezinde kerestecilik ve sandalyecilik yaparak hayatını sürdürdü. Özellikle sandalyecilikte usta olarak da katkıları olmuştur. Yanında yetişen insanlar mesleğin sürdürülmesine katkı sunmuşlardır. İmara açılan yerlere arsa sahibinin isminin verilerek yaşatılması geleneği gereği ismi ilçemiz Kemalpaşa Mahallesi’nde bir sokakta yaşatılmaktadır. 1957 yılında Hacı Hafız(Lazlar) Camii Derneği Kurucu Başkamdir, cami faaliyete geçene kadar da bu görevi sürdürmüştür. 1974 yılında vefat etmiştir.

1960’lı yılların başında İnegöl’ün şehir nüfusu 25.297, toplam nüfusu İse 74.539’a ulaşmıştır. Nüfus artışı hızı ise %22.30 dir. Bu durumda İnegöl, 1955-60 arasında yavaş yavaş göç almaya başladığının da bir göstergesidir.1956 yılında altı büyük sandalye fabrikası varken 1960 yılında bu fabrikaların sayısı 12’ye çıkmıştır. Bunun sebebi ise İnegöl Belediye Başkanı Kemal Özkan’ın ikinci yarım döneminde (1959 27.05.1960), 23.01.1960 tarihinde elektrik işletmesine 520 hp gücünde bir dizel motor daha ilave edilerek üretim kapasitesinin artırılmasıdır özellikle sanayicilere, yaz aylarında Cerrah Deresi’nin suyunun azalması nedeniyle yarım gün verilen elektriğin bu ilaveden sonra tam güne çıkarılmıştır. Tam gün çalışma demek daha fazla üretim, daha fazla kazanç, daha fazla ihracat, daha çok istihdam demekti.

1950-60 arasında sandalyecilik çok hızlıydı. Şevket Mutlu’nun fabrikası çok ünlüydü, günlük boyalı cilalı sandalye üretirdi. Aslında bu sandalye bir günde yapılamazdı ama, burada bu kapasite vardı.

“1950-60 arasında zamanın en büyük sandalyeciler: Abdüsselam Cumhur, Halit Tufan, Mahmut Kur, Mustafa Özçetin, Ali Mutlu ve Şevket Mutludur.

En çok sandalyeyi, Mustafa Özçetin, Halit Timur, Abdüsselam Cumhur üretirdi. Şevket Mutlu ve Ali Mutlu da üretirlerdi. Üretilen sandalyeler Eskişehir’e Aziz Hoşcan Komisyoncusuna gönderilirdi. O günün şartlarında sandalye üreticileri büyük patron sayılırdı. Sandalye imalathanelerinde çalışmamış İnegöllü genç yoktur diyebiliriz.

İnegöl’de sandalyeciliğin babası; Mahmut Kur ustadır.

Sandalye Nakliye İşleri

Gelişen ticari ilişkilerle birlikte esnafın İstanbul ve çevre illere gerçekleştirdiği mal nakliye işleri, ve özellikle kereste, sandalye nakliyatı, kurulan nakliyat ambarları ile karşılanır. 1940 yıllarda Şükrü Susever ile ortaklarının kurduğu Suhulet Nakliyat ve Hür Nakliyat firmalarından sonra, 1965 yılında Hasan Öke tarafından kurulan İnegöl Ambarı bu yıllardaki mal sevkiyatında önemli bir yere sahiptir. Bu firma günümüzde İnegöl Lojistik Kargo adıyla faaliyettedir. O dönemlerde Yeşil Bursa Ambarı, Uğur Nakliyat, Şafak Nakliyat, Zafer Nakliyat, Yeni Nakliyat gibi firmalar da bu alanda faaliyet göstermiştir.

İnegöl Sandalyeciler Demeği

17.07.1964 tarihinde çıkarılan, 507 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu gereğince, Türkiye’de faaliyetini sürdüren tüm sivil toplum örgütleri, tüzüklerini çıkarılan kanuna uygun hale getirirler. 1965 yılından itibaren de yeni tüzük ve yeniden seçilmiş yönetimlerle hizmet vermeye başlarlar. Kurulduğu 1955 yılından beri İnegöl Sandalyeciler ve Keresteciler Cemiyeti olarak çalışmalarını sürdüren bu cemiyet önce Sandalyeciler Derneği ve Keresteciler Derneği olarak ikiye ayrılır. Sonra da 31.08.1965 tarihinde ilk kongresini yaparak 507 sayılı kanuna göre düzenleme yapan İnegöl’de İlk dernek olur.

Marangozlar ve benzerleri Derneği de, Marangozlar ve Mobilyacılar Derneği olarak adını değiştirerek, 09.10.1965 tarihinde ilk kongresini yapan ikinci meslek örgütü olur.

1965-1969 tarihleri arasında derneğe; 40 sandalyeci, 25 portatif masa üreticisi, 18 keresteci, 12 koltuk iskeletçisi, 8 çeyiz sandığı üreticisi,4 takunyacı gibi meslek erbabı kayıt yaptırarak İnegöl sandalyeciler derneği imkanlarından yararlanmışlardır.

Aslında 1967 yılında Sandalyeciler Derneği, Marangoz ve Mobilyacılar Derneği, Düvenciler Derneği, Keresteciler Derneği, Obutçular Derneği ve Takunyacılar Derneği adıyla 6 tane kereste ile direk temas eden dernek faaliyet sürdürmektedir.

Bu derneklerin birinci görevi, İnegöl Orman İşletme Müdürlüğü aracılığıyla satışı yapılan orman envalinden üyelerine daha uygun fiyat ve şartlarda kereste temini etmekti.

Gerçekten de, Uludağ ormanlarından üretilen tomruklardan zaman içinde ağaç ile teması olan dernekler olabildiğince yararlanmıştır. Bu nedenle, İnegöl hazeran sandalyesinin yanında normal sandalye üretimi de ileri düzeylere gelmişti.

1964 yılından itibaren İnegöl’ün markası olan sandalyenin yerel gazetelerde reklamları görülür. 1955 yılında kurulan ve hizmetlerini Belediye Meydanı Yıldız Kahvesi’nin (Bugün Sani Konukoğlu Cami’nin bulunduğu mekan) ikinci katında sürdüren, İnegöl Sandalyeciler ve Keresteciler Derneği, 23.08.1960 tarihinde bir kongre yapar. Son kongresini ise, 01.03.1964 tarihinde yapar. (İnegöl’ün sesi-27.02.1964) Bu kongreden sonra 31.08.1965 tarihinde İnegöl Sandalyeciler Derneği adıyla yeniden yapılanır.

Nuri Barın’ın başkanlığında, Orhan Mutlu, Ali Gümüş, Turan Özyeşil, Emin Ergene yönetim kurulunda yer alırlar. Hizmetlerini de, Demircizade Sokak No:2-3 İnegöl adresinde sürdürürler.

1960’lı yılların başından itibaren İnegöl’de önemli bir gelişme yaşanır. 1950 yılların başından itibaren her geçen gün gelişme gösteren mobilya üretimi, 22.04.1965 tarihinden itibaren İnegöl’e kesintisiz elektrik enerjisi verilmesiyle birlikte, çok hızlı bir şekilde gelişir. Mobilya Üreticisi sayılarında tüketim doğrultusunda artışlar olur. Aslında mobilya pazarı, sandalyeye göre daha canlı ve ekonomik olarak da daha verimlidir.

Hazeran sandalyenin yapımının meşaketli oluşu, sandalyede kullanılacak olan genç ve çok kaliteli kayın ağacına ulaşımın zorluğu nedeniyle satış fiyatının yüksek oluşu, mobilyanın da önce İnegöl sonra da çevre ilçe ve illerde evlere taşınması nedeniyle hazeran sandalye üreticileri, 1968 yılı sonuna kadar çalıştıktan sonra işyerlerini birer birer kapatmak zorunda kalırlar.

Hazeran sandalyeyi, 1935 yılında Cerrah’tan sonra İnegöl’de ilk üreten Mustafa Öz Çetin’in “Çetin Sandalye Evi” fabrikasını işleten oğlu Turan Özçetin, hazeran sandalye üretimini 1969 yılında bırakarak iş yerini tasfiye eden en son kişi olur.

Çetin Sandalye Evi’nde toplam 34 yıl hazeran ve normal sandalye üretilmiştir. İnegöl mobilya mesleğine ve ekonomisine önemli katkılar sağlayan bu işletmenin kapanması ile Hazeran sandalyenin de Cerrah’ta ilk üretildiği 1934 yılından 1969 yılına kadar süren 35 yıllık İnegöl serüveni de sonlanmış olur.

Bugün ise Özçetin ailesinden Namık Kemal Özçetin, atadan kalma bilgi, tecrübe ve aletlerle bu önemli aile geleneğini sürdürmekte ve sipariş olarak hazeran sandalye üretmektedir. İnegöl ismini ilk defa Türkiye’de sonrada dünyada duyuran ve İnegöl’ün ilk mobilya markası olma özelliğini de taşıyan Viyana usulü Thonet (Hazeran) sandalye geleneğinin unutulmasına izin vermediği için İnegöl Mobilyacıları Namık Kemal Özçetin’e minnettardır. “Özçetinler’in hazeran sandalye fabrikası da zamanın en büyüğüdür, orada çalışmayan yoktur diyebilirim. Hazeran sandalyesi çok kaliteliydi.”

Hazeran Sandalyede Sona Doğru

1960’h yılların başından itibaren İnegöl’de mobilyacılık belirgin bir şekilde ön plana geçer. Yeni mesleğe başlayanlar mobilyacıların yanında işe başlarlar. Sandalye zamanla çevre il ve ilçelerde de yapılmaya başlar.

“1960 yılların ikinci yarısından itibaren genç ormanlarıyla da ünlü Karadeniz Bölgesi Türkiye sandalye piyasasına girer. Böylece Karadeniz Bölgesi’nde üretilen sandalyeler İnegöl sandalyesi hazerana rakip olur. Fiyatını da ucuzlatırlar. Bu sefer İnegöl sandalyesi yavaş yavaş pazar kaybetmeye başlar. Kaliteli değildir ama sandalye toptancılarının tercihi Karadeniz sandalyesi olur. Bir diğer neden de; İnegöl ormanlarında hazeran sandalye yapacak ağaç azalmış olmasıdır. Çünkü hazeran sandalye çok düzgün ağaçtan yapılır. Ağaçta budak varsa düzgün yarılmaz, yarılmassa da o ağaçtan hazeran sandalye olmaz ama, halk tipi normal sandalye olabilir. Bir diğer nedeni de; sandalye üreticileri işlerini bıraktılar. Yanlarında çalışan usta ve kalfalar da mobilyacılığa geçtiler. Sandalye üreticilerinden sadece Halit Timur işlerini mobilyacığa transfer etmemiştir. Diğer Hazeran üreticilerinin tamamı işi bıraktılar.”

Hazeran Sandalyenin Sonunu Aziz Avcı’dan aktaralım.

“Almanya’ya kaynak işçisi olarak giden ve 1968 yılı sonlarında İnegöl’e dönen Aziz Avcı (Babasultanlı Aziz) Yeni Sanayi İşletme Sok’ da bir işyeri açarak yaylı divan (somya) yapımıyla işe başlar. Bir müddet bu işi yaptıktan sonra İnegöl’de hiç yapılmayan demir sandalye işine girer. Zamanla işini büyütür ve İnegöl’ün en büyük çaplı demir sandalye üreticisi olur. Yapılan demir sandalyeler zamanla basit olarak üretilen ağaç sandalyelerin yerini alır. Parklarda, bahçelerde, kahvelerde, lokanta ve evlerde bu demir sandalyeler kullanılmaya başlanır. Üç çeşit demir sandalye üretilir. BunlanNormal sandalye,yumuşakoturaklı ve sırtlı sandalye, oturak ve sırtlı kontrplaktan kavisli sandalye üretilen sandalyelerdir. Bursa, Eskişehir, Bilecik, Adapazarı, İzmit, Kayseri, Kars, İstanbul gibi bir çok ildeki toptancılara gönderilir. Demir sandalye işine ikinci olarak Mehmet Cavcı girer. Bir müddet sonra da işyerinin Sabahattin Serpen’e devreder. Daha sonra Reşat Tosun, Nuri Türk, Mustafa Yeşilyurt, Ahmet Çelikkol gibi yedi-sekiz demir sandalye üreticisi olur.

İnegöl’de üretilen demir sandalyeler yurdun her tarafına gönderilir. Normal ağaç sandalyeden daha fazla demir sandalye üretilmeye başlanır. Aziz Avcı ilkzamanlar yaptığı sandalyeleri 4,50TL’ye minderli demir sandalyeleri 5 TL’ye satar.

İşyerinde günde 120 adet sandalye üretilirmiş. Döşemeli sandalye yapmak için tel zımba tabancasını İnegöl’de ilk alıp kullanan kişi olur. Bu tabancayı ondan öğrenen koltuk döşemecileri de aynı aleti alıp kullanırlar. Ürünlerini teşhir etmek için 1971 yılında teşhir mağazası da açar. Devlet Demir Yolları’na, trenlerin mutfaklarında kullanacağı sandalyeleri üretir. Ziraii Donatım Kurumu’na, tatil köylerine sandalyeler üretir.

Nihayet 1988-1989 yıllarında plastik sandalyeler üretilmeye başlayınca, demir sandalyenin de üretiminde yavaşlama başlar. Demir sandalyeye göre plastik sandalye, çok daha ucuz ve hafiftir. Fabrikasyon olduğu için çeşitli ebat ve renklerde üretilir. Bu nedenle de halkın ilgisini çeker. 1990’lı yılların başında da demir sandalye üretimi çok düşer. Bir zamanlar ağaç sandalye alternatif olan demir sandalyelerin alternatifi de plastik sandalyeler olur.

Aziz AVCI

01.12.1932 Babasultan Köyü’nde doğar. İlkokulu beş yıl Babasultan ilkokulunda bitirdikten sonra aynı köydeki sıcak demirci Hüseyin Amca’nın yanında çırak olarak işe başlar. Askere gidene kadar burada çalışır. Ankara’ya askere gider. Oradan da Kore’ye 1953 yılında 24 gün gemi yolculuğundan sonra gider. 13 ay Kore’de askerlik hizmetini yapar. Tekrar köyüne döner. 1965 yılında Almanya’ya kaynakçı olarak gider. Üç yıl Almanya ‘da kaynak işlerinde çalışır. 1969yılında İnegöl’e döner. Mobilyacı Ali Usta’nın yanında dört ay kaynakçı olarak çalışır. 1969yılı başından itibaren Küçük Sanayide kendi işyerini açar. Önce yaylı divan (somya) yaparak işe başlar. 1969yılın ikinci yarısından itibaren de İnegöl’de ilk defa demir sandalye üretimine başlayan kişi olur. 1970 yılı başında ağaç sandalye yapan en az 40 Üretici olmasına rağmen demir sandalye yapan hiç yoktur. 1985 de BAG-KURdan emekli olana kadar sandalye üretir. Bugün Babasultan köyünde yaşamaktadır.

1977’de ilk defa yemek odası sandalyesi Halit Timur tarafından yapılır. (Söyleşi: Ömer Namık Timur)

Bugün için yemek odası sandalyesi yapan İnegöl’ün çok ünlü sandalye fabrikaları vardır. Hatta bazı firmalarTürkiye’nin ulusal mobilya markalarına sipariş üzerine sandalye üretir. İnegöl’ün bu ünlü firmaları yurtiçinde ve yurtdışında düzenlenen fuarlara katılırlar. Fuarlardan aldıkları bilgi ve tecrübeleriyle yeni teknoloji transferi de dahil ihracat ürünleri geliştirirler.

1940’lı yıllarda olduğu gibi bugün de İnegöl’den, ülkemiz ve dünyanın her köşesine katma değeri yüksek, kaliteli modern ürünler ihraç edilir.